Arrow

Babası Robert Queen, şehrin önde gelen şirketlerinden birini türlü dalavereyle yönetim ederken, zengin yaşamının keyfini çıkaran genç playboy Oliver Queen, babasıyla beraber geçirdiği bir gemi kazası ardından gemiden sağ çıkan tek şahıs olarak kendini ıssız bir adada buldu. Fakat ne ada göründüğü kadar ıssızdı ne de Oliver hayatta kalma yöntemlerinden haberdardı.Arrow’un ilk bölümünde, o adada beş koca sene geçirdikten sonra adanın yakınlarından geçmekte olan bir balıkçı teknesi doğrulusunda kurtarılan Oliver’ın bir vakitler prensi bulunduğu Star City’ye bambaşka biri olarak dönüşüne şahit oluyoruz. Artık Oliver Queen’in tek bir hedefi var, o da babasına verilen sözü tutmak ve şehrini yüksek mevkilere kurulmuş kötü adamlardan temizlemek. Bunun için, gündüzleri her bireyin hatırladığı çapkın, sorumsuz ve sığ Oliver Queen gibi davranmak zorunda, geceleri ise yeşil kapüşonunu kafasına geçirip kötü adam avına çıkmakta. Bu arada Şekspiryen problemlerden muzdarip aile yaşamını ve derin bir yara alan aşk hayatını da unutmamak gerek.Çizgi Roman dünyasında arz-ı endam ettiği 1941 seneından beri, zenginliği, popülerliği, sürdürdüğü çift yaşamı, şehrini koruma içgüdüsü ve süper güçleri olan kahramanlardan ayrı bir yerde durması nedeniyle her fırsatta Batman ile karşılaştırılan ve belli ki Kara Şövalye’nin gölgesini hep üstünde hisseden Green Arrow, gerçekte kim bulunduğunu Arrow’da kanıtlayacak.